Son dönemlerde hayvan hakları savunucuları yaşanan yaşam ihlalleri karşısında artık sessiz kalmayıp ciddi tepki göstermeye başladılar. Sınır tanımayan şiddetin içinde türlü işkenceler yaşayan bu masum canlılar istenmiyor! Yaşamları,yaşamaları sanki bir suçmuşçasına kimi zaman asla algılayamayacağımız tepkiler görüyorlar ve yok ediliyorlar. Nefes aldırılmıyor.
Toplumun hayvana bakışı ve hayvanların hakları konusundaki bilgisizlikleri konuyu daha da genişletip çözümsüz bir hal almasına neden oluyor. Hukuğun bile mal olarak değerlendirdiği bilinçli ve herşeyi hisseden bu canlılar savunmasız,yalnız ve çaresizler.! Hukuk mutlaka ki kendi bünyesinde bu maddeleri anlamsız bulmakta ve değişmesini istemektedir. Birçok konu ile ilgili toplantıda bunu dile getirmektedirler.Görevini yapmayan yanlış yapan kuruma öncelikle soru sorma hakkı hukuğundur. Gelin görün ki hukuğun üstünlüğünün bile tartışıldığı bir ülkede bundan söz etmek nasıl ve ne derece anlam taşır..?
Hayvan haklarını bir bütün olarak ele aldığımız zaman tüm türlerin devamlı bir şekilde yok edilmeyle karşı karşıya olduklarını,korkunç ve akıl almaz bir gidişin içinde yaşadıklarını biliyoruz, elimiz kolumuz bağlı seyrediyoruz.! Bizler seyretmiyoruz aslında, dikkat çekmek için ciddi emek veriyoruz ama bize sahip çıkıp yaptığımız işin önemini bilmesi gerekenler olmadığı gibi olanlarda sessiz kalarak, diğerleri ise tamamen ters davranışlarla bizlerin yaptığı herşeyi zedeleyerek önemsizleştirmeye çalışıyor... 5199 sayılı kanunun uygulanmaması, çiftlik hayvanlarının, deney hayvanlarının durumu ve avcılık. İki yanlıştan bir doğru çıkmaz bu net gerçek ve yanlışlar ikiyi çoktan aştı. KDK ( Kamu Denetçiliği Kurumu) konu ile ilgili bir çalıştay düzenledi. İstenildiği kadar geniş bir kitleye erişemeden yapılan bu çalıştaydan bazı kararlar tabiiki çıktı ve bunlar açıklandı. Öngörüyoruz şeklinde yapılan bu açıklamalar asla bir anlam taşımamaktadır.bizim ve bu canların tümünün uygulamaya ihtiyacı var. Medya organlarının tarafsız yayın yapmaması ve 5199 sayılı kanunda uygulamaları gereken görevleri varken bunu hiçe sayıp yanlışa yönlendiren haber yapmaları ne kadar etiktir? Uygulanmayan bir HKK varken her şeyin söz ile İfade edilip seçim ertesi bir zamana atılması sınır tanımayan şiddete daha çok izin verecek ve toplum içinde bulunduğu bu şiddetin korkunç yansımalarını sık sık yaşayıp görmeye devam edecektir. Bu gelişen yeni nesil için nasıl bir örnek oluşturur? Hukuk bu konuda yetersiz. Yazılı kanun olmasına rağmen uygulamada ki eksik ve yanlış tutum toplumunda kuralsız yaşamasına yaşama değer vermemesine ve hayvanın varlığının anlamını yitirmesine sebep oluyor. Genel olarak sokak hayvanları (köpek) “saldırı” söylemleri ile toplanmakta ve bilinmeze götürülmekte. Kediler birer mikrop yuvasıymış gibi lanse edilip ortadan kaldırılmaları için zemin hazırlanmakta. Arazilerde ve geri kalmış bölgelerde bu hayvanların yaşam şartlarını gördünüz mü? Çöpün, pisliğin içinde yaşamaya çalışıyorlar. Açlık, hastalık, yaralanma riski ve her şekilde ki kötülüğe açık durumdalar.Vergiler toplanıyor ama onların bu şartlarda ki yaşamı için değil, belirsiz işler için kullanılıyor. Kurumlar sessiz.... Avcılık için ihaleler açılmakta diğer taraftan da Milli Parklar ve Tarım bakanlığı afişler hazırlayıp biz koruyoruz diyerek kocaman bir ironi yaratmakta. Peki buradan bir çözüm çıkar mı?? Hiç sanmam.. Gittikçe cahilleşen topluma siz hayvan haklarını, doğanın önemini, nesli tükenen türün ne demek olduğunu, önemini, endüstriyel hayvancılığın bir sömürü olduğunu ve ne anlama geldiğini anlatamazsınız. Basit bir yasal uyarı afişini bile asamayan belediyeden yasalara uymasını bekleyemezsiniz çünkü bu davranış biçimi karşısında ona soru soran yok! Gölbaşı barınağı,”yeni”barınak (sürdürülebilir) barınak kandırmacası gözler önüne serileli çok zaman geçmedi.. Günü kurtarma şeklinde ortaya çıkan çözüm önerileri ile bu değişmediği gibi oluşan kaos bu toplumu yeni bir faciaya doğru götürüyor. Tarihte yaşanılan binlerle ifade edilen hayvan katliamlarına yenilerinin eklenmesi yakındır. Gizliden uygulanan ölüm emirlerini bir şekilde görüyoruz,öğreniyoruz. Popülasyonun böylesine artmasına uygulanmayan kanun ve uygulamayan kurum neden oluştururken faturayı canlarıyla bu hayvanlar ödüyor! Sonu gelmeyen ama nedeni çok açık olan bu yaşam hakkı sorunu (!) uygulamadaki yanlış ve eksikliklerden ötürü çözümsüz kalmaya devam edecek. Biz yaşama değer verenler, doğa koruyucular çırpınmaya, kurtarmak için çabalayıp hukuğu göreve çağırmaya devam edip yine dikkat çekmek için elimizden geleni yapacak yine sonuç alamayıp kendi hüznümüz ve yalnızlığımızla baş başa kalacağız.. Gelecek kaybedecek. Bu kaybediş her açıdan öylesine büyük bir kaybediş olacak ki düşünmek bile yeterince hissettiriyor.. Hissetmek için bilinçlen,öğren,düşün... Her canlının yaşamı doğuştan gelen bir haktır ve bu hak kutsaldır. Her canlı yaşamak için savaşır ve hiçbir canlı bilerek ve isteyerek ölümü seçmez.. Onlara yaşamı verin,yaşamlarını koruyun.. Yarın çok geç....
Ayşem Özleyiş Oğuz