top of page

Kadına Şiddet Toplumsal Bir Hastalıktır


Başta kadın ve çocuklar olmak üzere yaşam hakkına yönelik şiddet aslında mutlaka tedavi edilmesi gereken toplumsal bir hastalık haline gelmiştir. Sosyal medyada yer alan son on yıla yönelik kadın cinayetleri dikkate alındığında; 2008 yılında 80 kadın cinayet işlenirken, 2018 yılında cinayet sayısı ne yazık ki 440’a ulaşmıştır. Artış 5,5 kat, yani her yıl neredeyse % 50 civarında cinayet artışı bu konudaki toplumsal sorunun ne kadar acil ve tehlikeli boyutlara ulaştığını göstermektedir.

Kırıkkale’de, eski eşi tarafından 10 yaşındaki çocuğunun gözü önünde öldürülen Emine Bulut’un (38) son görüntülerinde, kızının “Anne lütfen ölme” diye ağlaması yürekleri dağladı ve Türkiye’yi ayağa kaldırdı. STK’lar, siyasetçiler, kadın örgütleri, spor kulüpleri, ünlüler ve yurttaşların, “EmineBulut, Ölmekİstemiyorum, AnneLütfenÖlme” etiketiyle yaptığı paylaşımlar sosyal medyada birinci sıraya yerleşti. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı, cinayetin “İstanbul Sözleşmesi ve nafaka kaldırılsın” söylemlerinin bir sonucu olduğunu belirterek “O bıçağı saplayan kadar, bu kampanyalara destek veren dini gruplar, cemaatler, siyasetten rant bekleyen kişi ve gruplar ile istismara uğrayan çocuğun yanında dahi durmayan yargı da suçludur” dedi.

Katil hakkında, “Canavarca hisle tasarlayarak adam öldürme” suçundan iddianame hazırlandı. Emine Bulut cinayeti bir kez daha gösterdi ki; kadına yönelik cinayetler, kadınların savunmasız bırakıldığı, katillere ödül gibi ceza indirimlerinin uygulandığı bu toplumsal ortamda ne yazık ki artmaya devam ediyor. Toplumumuzda kadına, çocuklara ve diğer canlıların yaşama hakkı ve vücut bütünlüğüne yönelik şiddet aslında kamuoyuna yansıyanların çok üzerindedir. Biz sadece medyaya yer alanları biliyoruz. Bu cinayetler karşısında susmak, kadına şiddet ve eziyet edeni koruma ve kollama suçudur. Kadınlarımız anadır, kutsaldır, bize canından can ve kanından kan verendir. O bakımdan kadına yapılan her türden şiddete karşı durmak bir insanlık görevidir.

Devlet bir an önce başta kadınlarımız olmak üzere çocuklara ve canlılara yönelik şiddet için “Şiddet İhbar Hattı” kurmalı, bu konu TBMM gündemine taşınmalı, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için, özel ve caydırıcı tedbirlerin alınması sağlanmalıdır. “İstanbul Sözleşmesi’nin gereğini yerine getirmeyen hükümet politikaları, yargıdaki iyi hal indirimleri, erkek egemen toplumsal zihniyet, kadınların ne giyeceğine, saat kaçta sokakta olacağına, kaç çocuk doğuracağına karışanlar ve kadınları başta ekonomik ve kamusal alan olmak üzere sosyal hayattan koparmaya çalışanlar kadın cinayetlerinin en büyük sorumlusudur.

Ahlak ve namus deyince sadece kadınları gündeme taşıyanlar; kadın cinayetlerini azmettiren ahlaksızlar ve namussuzlardır. Toplumsal hayatımızın ve aile yapımızın temel öznesi olan kadınlarımızın her alanda eşitliğini kabul etmeyen çağ dışı zihniyetler bu cinayetlerin azmettiren düşünce yapısıdır. Kadına sadece cinsel bir yaklaşım içinde olan ve sapıklık düzeyinde onları eksik etek olarak gören hastalıklı ruhlar tedavi edilmeden bu canilerin bitmesi zordur. Başta eğitim süreçleri olmak üzere, kadın erkek eşitliği konusunda şüphe ortaya koyan hastalıklı tutum ve davranışlar mutlaka giderilmelidir. Bu konuda psikolojik tedaviye ihtiyaç duyanlar toplumsal dayanışma ile tespit edilmeli ve sosyal programlar ile bu çağ dışı zihniyetten kurtarılmalıdır. Kadınlarımızın iş alanlarında, gelir dağılımında, sosyal ve ekonomik hayatta, siyasette, seçimlerde ve yönetimde mutlak eşitlik ilkesi kapsamında hak ve özgürlüklere sahip olması yönünde bir toplumsal tutum ve davranış geliştirecek bir eğitim kampanyası hayata geçirilmelidir. Beyin ve üretim gücünün yarısını eve hapseden karanlık bir anlayış ile çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkılamayacağı bilimsel bir gerçektir. Bu süreçte anamız, hayat arkadaşımız, yoldaşımız, bacımız, kızımız olan kadınlarımız ile birlikte mücadeleye sonuna kadar devam edeceğiz. Sonunda bu gerici zihniyetten ve cinayetlerden kurtulacağız; insanlık, bilim ve dürüstlük, demokrasi ve çağdaş değerler kazanacak, yani biz kazanacağız…

Dr. Dursun ÇİÇEK, 25-26. Dönem İstanbul Mv.

52 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page