Merhabalar,
Her insanın bu dünyada bir hikayesi vardır diye başlamak istiyorum.
Benim hikayem de 2000 yılında doğan Down Sendromlu oğlum Cenk Keçoğlu ile başlıyor. 20 yıl önce bu kadar farkındalık yok iken doğan oğlumla olan mücadelemi ve birazda Down Sendromu hakkında bilgi paylaşmak istiyorum.
Tetkik ve takiplerim normal olmasına rağmen düşük kilolu, prematüre bir oğlum oldu. Doğduktan 28 gün sonra Down Sendromlu olduğunu öğrendik. 9 ay boyunca çeşitli hayaller kurarak beklediğiniz evladınızın durumunu öğrenmek benim ilk hayal kırıklığım oldu. Birkaç aylık kabullenme süreci sonucunda doktorumuzdan bir yol haritası istedik fakat bir hüsran da o zaman yaşadık. Konuşamayabilir, yürüyemeyebilir, okuyamayabilir gibi bir dolu olumsuz bilgilendirildik.
Ben anne Kübra Keçoğlu diş hekimiyim, işime ara verip araştırmalara, arkasından da terapilere başladık. Bu çok önemli teşhis ve de terapilere erken başlamak ki başarıda böylece geliyor.
“Kromozom” fazlalığını (47 kromozom) nasıl avantaja dönüştürürüz diye ailecek bütün imkanları seferber ettik. İlk olarak fizik tedavisi, arkasından duyusal bütünlemeler, konuşma terapisi, oyun grupları ve anaokulu peş peşe geldi. Yaşıtları gibi bir buçuk yaşında yürümeye başladı, tuvalet eğitimi ve de beraberinde konuşma pek gecikmedi. Fakat benim içim hala rahat etmiyordu ve ardından ABD serüvenimiz başladı. Tahliller, tanı, terapi çeşitleriyle orada da bilinçlendik. Ayrıca küçük yaşta havuza da başladık çünkü su terapisi kasların gelişmesinde çok önemli bir rol oynamaktaydı.
2 yıl sonra bir erkek kardeşi oldu beraber büyümeleri birbirlerinin gelişiminde çok destekleyici oldu. Anaokulu, RAM raporundan sonra kaynaştırma olarak ilk, orta ve lise eğitimleri, Cenk’in gelişmesinde büyük katkı sağladı.
Hareket ve egzersiz, diğer bir ifadeyle spor, Cenk Keçoğlu’nun bedensel ve ruhsal açıdan gelişimi için önemliydi. Yıllar geçtikçe havuzda attığı her bir kulaç onun elde ettiği başarı ve mutluluk, gurur ve onur kaynağı olmuştu.
Sporda çok başarılara imza attık. Haftanın altı günü yüzme antrenmanı yaptık ki bu disiplin gerektiren bir işti. Dört yıl okul sporlarında Türkiye birincilikleri, Bölge Şampiyonalarında ve İstanbul elemelerinde birincilikler, yüzün üzerinde madalya ve kupa kazandık. Bununla beraber açık deniz yarışlarında yüzen tek Down Sendromluyuz,
Türkiye’nin etrafındaki denizleri Kıbrıs dahil iki kere yüzdük ve devam ediyoruz.
Spor ile eğitimi bir arada götüren Cenk Keçoğlu geçen sene üniversite sınavında başarılı olup Haliç Üniversitesi BESYO Rekreasyon bölümünü kazanma başarısını gösterdi. Şimdi o bir üniversiteli.
Bir umudun bin bir umuda dönüşmesine örnek olduk.
21 Mart Dünya Down Sendromu günü vesilesiyle bu yazdıklarımız umarım farkındalığımızı arttırır ve bu çocuklarımızın önlerindeki engelleri aşarak neler başardıklarına şahit olabiliriz.
Başta ailem, öğretmenlerimiz, antrenörlerimiz, akrabalarımız ve arkadaşlarımız ve destekleri için Aslı Akyüz Muhtarıma teşekkür ederim.
