Dedemin Çanakkale Savaşları ve Kurtuluş Savaşı anılarına zaman zaman yazılarımda yer veririm. Bu yazımda Bursa’nın kurtuluş hikayesini dedem Ahmet Ferit’ten duyduğum şekliyle anlatmaya çalışacağım.
Büyük Taarruz esnasında dedem 2. Ordu’da sahra topçusu olarak görev yapmaktadır. Bağlı bulunduğu ordunun görevi cephenin kuzeydoğusunda düşmanı oyalamak, şaşırtmak ve bu sırada tamamen cephenin güneyine kaydırılmış olan 1. Ordu’nun düşmana baskın şeklinde hücum etmesine olanak sağlamaktır. 30 Ağustos sabahı ise düşman Dumlupınar’da çembere alınır ve adeta bir düdüklü tencerenin içerisine konurken, 2.Ordu da tencerenin kapağı görevini yapar ve kuzeyden çemberi tamamlar. Gerisi bir imha savaşıdır. Kızıltaş Vadisi’nden sadece 10 bin civarında Yunan askeri gecenin karanlığında kaçabilir, onlar da büyük oranda, kendilerini izleyen Türk ordusu tarafından İzmir yolunda yok edilir. Yunan kuvvetlerinin zayiatı 100 bin civarındadır.
Dedem de, aldığı emir doğrultusunda, Yunan kuvvetlerini İzmir’e doğru takibe başlar. Yunan ordusunun artıkları, çekilirken katliam yapmakta ve etrafı yakıp yıkmaktadır. Bu arada, Bursa’nın da Yunan kuvvetleri tarafından yakılacağı istihbaratı alınır. Bu bilgi üzerine, dedemin de dahil olduğu kuvvetler Bursa’ya yönlendirilir.
O sırada aynı istihbarat İstanbul’daki işgal kuvvetleri komutanlığına da ulaşmıştır. Bursa’nın tarihi dokusu nedeniyle yakılmasını engellemek isteyen işgal kuvvetleri de bazı subaylarını alelacele gemiyle Mudanya’ya, oradan da karayoluyla Bursa’ya yollar. Amaçları, kentin yakılmasını önlemek için Yunan komutanları ikna etmektir. Bu sırada dedemin bağlı olduğu 2.Ordu’nun 3.Kolordusu ise Bursa’ya doğru adeta koşturmaktadır
Bilindiği gibi, Bursa’nın kurtuluşu her yıl 11 Eylül’de kutlanır. Ancak, dedemin ağızından bizzat duyduğum kadarıyla bu tarih pek doğru değildir. Şükrü Naili (Gökberk) Paşa1 yönetimindeki 3.Kolordu’nun 30.Alayı, 3.Bölük Komutanı Yüzbaşı Rüştü (Dinçer) komutasındaki süvari birliği 10 Eylül gecesi kente girer ve yerel milislerle birlikte güvenliği sağlar. 11 Eylül 1922 sabah 8:20’de de Bursa Belediye Binası’na Türk Bayrağı’nı çeker.2 Kutlamalar da herhalde bu nedenle 11 Eyül’de yapılıyor.
Sabaha karşı dedem de Bursa’ya yorgun argın girenler arasındadır. Perişan bir haldedir; hem toz toprak içerisinde, hem de açtır. Önce kendine bağlı askerlerin ve topları çeken katırların ihtiyaçlarını karşılar. Sonra kendi temizliğiyle ilgilenir, karnını doyurur. Ardından da Bursa sokaklarında dolaşmaya başlar. Bursa’ya hayatında ilk kez gelmiştir.
Büyük Taarruz öncesi, Hint Müslümanları tarafından yollanan paranın bir kısmı asker maaşlarının ödenmesinde kullanılmış olduğundan ve çatışmalar sırasında parasını harcaması, İstanbul’a annesine yollaması mümkün olmadığından cebinde bir miktar parası da vardır.
Önünden geçtiği bir manavın önünde durur. Mümbit bir ovası olan Bursa’daki bu manavda çeşit çeşit meyveler sergilenmektedir. Dedem de çok uzun zamandır meyve yeme olanağı bulamamıştır. Üzerinde subay kıyafeti, belinde tabancası vardır. Ellerini arkasında kavuşturarak manava arzu ettiği meyveleri söyler. Manavın tepkisi şu şekilde olur: ”Ben eli g.tünde olan adama mal vermem”. Büyük Taarruz’da bulunmuş, kentin kurtuluşunda bizzat rol oynamış olan Ahmet Ferit Bey, belinde silah bir şey demeden arkasını döner ve manavdan uzaklaşır.
3 Ekim 1922’de Mudanya’da ateşkes görüşmeleri başlar. Görüşmelere işgal kuvvetleri komutanları İstanbul’dan ülkelerine ait savaş gemileriyle gelerek katılırlar.
Yunanistan ise görüşmelere katılmaz. Yunan komutan Mudanya açıklarında demir atmış olan bir Yunan gemisinde bekler. Görüşmeler 11 Ekim’e kadar sürer. İstanbul ve Trakya’da işgal devam etmektedir. Denizde müttefik kuvvetlerine ait gemiler, karada da Türk ordusuna bağlı birlikler vardır. Dedem ise Büyük Millet Meclisi, Muhafız Taburu emrinde, Mudanya Konferansı Muhafızı olarak bulunmakta ve İsmet Paşa’nın muhafız birliğinin topçu bataryası olarak görev yapmaktadır.
Sonuçta, İsmet Paşa Ankara’dan aldığı direktifler doğrultusunda, başta Doğu Trakya’da Yunan işgalinin sona erdirilmesi olmak üzere, şartlarını işgal kuvvetleri komutanlarına kabul ettirir. Ancak, mütarekenin asıl tarafı olan Yunan komutan anlaşmayı imzalamaz. İsmet Paşa da Yunan komutanı ikna görevini işgal kuvvetleri komutanlarına bırakır. Sonunda Yunan komutan da müttefiklerin dayatmasına direnemez ve 14 Ekim’de mütarekeyi imzalar.
Bursa’nın kurtuluşunda bulunan dedemin, 1915’te Çanakkale’de başlayan ve yedi yıl süren, savaş yılları da bu şekilde sona erer.
Comments