top of page

Beşiktaş İlçesinin İki Önemli Semti: Etiler ve Akatlar

Güncelleme tarihi: 1 Haz 2023

Beşiktaş İlçesinin İki Önemli Semti: Etiler ve Akatlar


Erol Kuntsal


Bazı dostlarım, Konaklar Mahallesi ve Levent konulu bir dizi yazımdan sonra, şimdi de Etiler ve Akatlar semtlerini yazmamı istediler. Bu yazımda, bundan yaklaşık 70 yıl önce bomboş bir vadi ve plato olan bu iki semtin doğuşunu ve bugünkü haline gelmesini özetlemeye çalışacağım.

Bu semtlere adları verildiği için sıkça andığımız iki önemli medeniyeti hatırlatmak üzere, onların çok kısa tarihlerine de değineceğim. Haklarında sayısız yayın olan medeniyetleri birkaç paragrafta özetlemenin zor olduğunu biliyorum ama yine de yapmaya çalışacağım.


Etiler semtinin adı nereden geliyor?


Etiler semti, adını Anadolu’nun en eski halklarından biri olan Etiler’den, diğer adı ile Hititler’den alıyor.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet’in ilk kurumlarına Anadolu ve Türk Tarihi ile ilgili isimler verilmesini istiyordu. Cumhuriyet'in ilk yıllarından itibaren kalkınma planları uygulanmaya ve bazı devlet kurumları oluşturulmaya başlandı. Savaş sonrası yetersizliği görülen altyapıyı güçlendirmek ve halkın ihtiyaçlarını karşılamak için kurulan ilk işletmelerden biri de yer altı kaynaklarını değerlendirmek, sanayimizin ihtiyacı olan madenleri ve enerjiyi üretmek, bunun yanında her nevi banka muamelelerini yapmak amacıyla kurulan Etibank idi.

Diğeri de halk tipi ucuz pamuklu kumaş üretmek, ayrıca yeni sanayi işletmeleri ile girişimcilere örnek oluşturmak için kurulan ve Sümer medeniyetinden esinlenilerek Sümerbank adı verilen kurumdu.


Etiler semtinin doğuşu ve gelişmesi


Etiler semtinin doğuşu, çoğunluğunu Etibank çalışanlarının, yüksek düzeydeki bürokratların ve Demokrat Parti mensuplarının oluşturduğu Etiler Yapı Kooperatifi’nin kuruluşu ile başlamıştır. Diğer yapı kooperatifleri gibi, Türk Ticaret Kanunu’na göre 1951’de kurulmuş, 1952-1957 yılları arasında inşaat faaliyeti devam etmiş ve bitirilmiştir. Etiler semti de adını bu kooperatiften almıştır.

Etiler Yapı Kooperatifi yerleşimi, 1-2-3. ve 4. Levent Projeleri’nin de müellifi olan Prof. Kemal Ahmet Arû tarafından tasarlanan, planlama ve mimari anlayışı ile Levent Mahallesi gibi özgün nitelikli bir yerleşimdir.

Halka uzun vadeli, düşük faizli kredi vermek, konut yaparak peşin veya taksitle satmak gibi amaçlarla kurulan Emlak Kredi Bankası tarafından geliştirilen ilk proje, 1947’de başlayan ve 1959’da bitirilen 1-2-3. ve 4. Levent projeleridir.

Levent Projeleri ile bir ilgisi olmamasına rağmen, projelerini muhtemel alıcılara cazip kılmak için çeşitli stratejiler üreten Türkiye Emlak Kredi Bankası, kendi inşaatını yürütürken, Etibank’ın ortaklığıyla kurulan Etiler Yapı Kooperatifi’ne yüksek miktarda kredi vermiştir. Levent projesinin kuzeydoğusunda yer alan ve önceleri boş, rüzgârlı ve bozkır bir plato olan bu arazide 1954’de 192 adet villanın yapımına başlanmıştır.


1935 yılında Etiler’in denizi gören bir tepesi ve muhtemelen tarım veya hayvancılıkla uğraşanlar.



Prof. Kemal Ahmet Arû, Levent projesinin ardından Bebek semti sırtlarındaki 71 bin m2’lik parsel için 219 adet her biri iki katlı tekil ev yapılmasını önermiştir. Müstakil, bahçeli ve mimari yaklaşımıyla geleneksel Türk evi anlayışından ve Levent projesinden daha farklı olan bu yerleşim, orta sınıf gelir düzeyine sahip kentlinin yaşam biçimiyle uyumlu olmuştur. Bu sebeple kurulduğu ilk günden günümüze kadar Etiler, İstanbul’un prestijli bir semti olmuştur.


Prof. Kemal Ahmet Arû (1912-2005) bir toplantıya başkanlık yaparken.



Etiler'de ilk konutlar yapılmaya başlandığında, o zamanlar kent dışında son derece sakin bir bölge olan ve Levent'in güney sınırını oluşturan Nisbetiye Yolu'nun çevresi, bütünüyle tarlalar, kırlar ve yeşil tepelerle kaplıydı. Levent yerleşimi ile yaklaşık 900 metre doğusundan başlayan Etiler villaları arasında, bir Jandarma noktası ve bir sütçü kulübesi dışında hiçbir yerleşim yoktu. Bölgedeki yapılaşma Etiler Mahallesi’ni oluşturdu, Nisbetiye yolu düzenlendi ve çevresi yapılaşmaya açıldı.



1970’li yılların karlı bir gününde Nisbetiye Caddesi’nin Etiler bölümünde otobüs bekleyenler. Sağda Bebek yokuşunun yolu. İş Bankası bugün de aynı yerinde.



1960'lardan itibaren Bebek sırtlarında, yeşillikler ve koruluklar arasındaki bu ilk evlerin çevresinde, Nisbetiye Caddesi'nin iki yanında ve arkasında, Küçük Bebek sırtlarındaki eski Nisbetiye Kasrı'nın bulunduğu Çamlık'ta, özel kişiler ve kooperatiflerce çok katlı ve çok daireli apartmanlar yapılmaya başlandı.

1960’ların sonlarına gelindiğinde ise, Nisbetiye Caddesi'nin ve 1. Levent'in bittiği kesiminden başlayarak iki yanı, güneyde Arnavutköy vadisine doğru Petrol Sitesi, SSK evleri gibi sitelerle, kuzey kesimi ise Etiler'e doğru o dönemin gökdelenleri sayılabilecek 10-12 katlı lüks apartmanlarla dolmaktaydı.

Eklenen yeni konut bölgeleriyle, Levent'ten Hisarüstü'ne kadar yoğun bir yerleşim bölgesi halini alması, 1970'lerin ortalarından sonra oldu. Orta-üst ve üst gelir gruplarının rağbet ettiği, seçkin sayılan bir konut bölgesi halinde gelişti. 1980-1990 yılları arasında İstanbul'un gece hayatının, lüks restoranların, şık dükkânların ve mağazaların toplandığı bir semt haline geldi.

Eğitim kurumları da hızlı bir artış gösterdi. Rumelihisarı sırtlarındaki korulukta bulunan Boğaziçi Üniversitesi'ne (eski Robert Kolej), 1980'lerde İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi, Boğaziçi Üniversitesi'nin kütüphane, arşiv gibi birimlerinin binaları, Özel Kolejler ve Anadolu Meslek Lisesi gibi eğitim kurumları da eklendi.


Eti medeniyetinin kısa tarihi


Hititler, Anadolu’da ilk devlet kuran uygarlıklardan biridir. MÖ 1650 ile 1200 yılları arasında varlık göstermişlerdir. İsimleri ilk olarak Het Oğulları olarak Tevrat'ta geçmektedir. Türkçede ise, Fransızca Hétéen kelimesinden alındığı için, Cumhuriyetin ilk yıllarında Fransızca telaffuzla Eti adıyla anılmıştır.

Hitit devletini kuran kavimler MÖ 2000’lerde Kafkasya üzerinden Anadolu'ya göç ederek Kızılırmak yayına yerleşmişler, yerli Hatti Beylikleri ile kaynaşmışlardır. O yıllarda Anadolu'da Hattiler, Luviler, Palalar, Gaşkalar ve Hurriler gibi topluluklar yaşıyordu.

Hitit devletinin kurucusu, bazı kaynaklarda I. Hattuşili’dir (Hükümdarlık süresi MÖ 1650-1620). Ancak bir önceki kral Labarna zamanında Anadolu'nun çeşitli bölgeleri fethedilmiştir. O dönemde Yunanistan'da Miken, Suriye ve Kuzey Mezopotamya'da Asur İmparatorluğu hüküm sürüyordu.

Hitit metinlerinde Hattuşa ülkesinden "bin tanrılı ülke" olarak söz edilmiştir. Hitit dini çok tanrılı ve tanrıçalı bir dindir ve pek çoğu diğer kavimlerin dinlerinden alınmıştır.

En çok sorulan sorulardan biri de “Hititler Türk mü?” sorusudur. Hititlerin Türk olduğuna dair herhangi bir tarihsel kanıt bulunmamaktadır.

Hititlerin yaptığı en önemi savaş, Hitit komutanları III. Hattuşili ve II. Muvattali’nin, Mısır Firavunu II. Ramses ile yaptıkları ve Kadeş anlaşması ile sonuçlanan savaştır. Bu savaşın galibi belli değildir. MÖ 1274’deki savaşın çıkış nedeni, genişleme politikası güden Mısır'ın Hitit topraklarındaki ticaret yolları üzerindeki şehirleri ele geçirmesidir.

Mısır tapınaklarına işlenen kabartmalarda II. Ramses'in Hititleri ağır bir bozguna uğrattığı yazsa da savaşın kesin galibi olmamıştır. Sonunda Hititler ve Mısır arasında tarihin ilk yazılı antlaşması sayılan Kadeş Antlaşması imzalanmış ve uzun süreli bir barış dönemine girilmiştir. Anlaşmanın Boğazköy (Hattuşaş) kazılarında bulunan örneği, İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde, metnin büyütülmüş bir kopyası ise New York'taki Birleşmiş Milletler Binası'ndaki bir salonda “Tarihte yapılan ilk barış anlaşması” olarak sergilenmektedir.

Hitit Devleti MÖ 1200’lerde batıdan gelen ve “Deniz Kavimleri” olarak adlandırılan saldırgan kavimlerin baskıları ve saldırılarıyla yıkılmış, halkının büyük kısmı Mardin ve Diyarbakır bölgelerine kaçarak canını kurtarmıştır.

Hititler çivi yazısını kullanmışlar ve geliştirmişlerdi. Bulunan kil tabletler üzerine yazılan her konudaki yazılar okunmuş ve dönemin tarihi aydınlatılmıştır.


Akatlar semtinin adı nereden geliyor?


Öyle anlaşılıyor ki, Levent ve Etiler semtinin yapımından sonra, aradaki alanlarda ve vadide oluşmaya başlayan yeni semtin adı, olsa olsa Akatlar olur denilerek bu yeni semte Akatlar ismi verilmiştir. Böylece yeni semtlere eski medeniyet isimlerinin verilmesi geleneği de devam etmiştir.

Akatlar semtinin doğuşu ve gelişmesi


1960'lardan itibaren Levent ve Etiler semtleri arasındaki alan ve vadi, özel kişiler ve kooperatiflerce inşa edilen çok katlı, çok daireli ve o döneme göre lüks sayılan apartmanlar ve sitelerle dolmaya başlamıştır. Bugün Akatlar semtinin batı sınırında Ebulûla Caddesi, doğusunda ise Etiler semti bulunmaktadır.

1970’li yıllarda Akatların futbol sahası ünlüydü. O yıllarda Etiler Lisesi’nde okuyanlar, Etiler Lisesi’ne komşu olan, şimdi yerinde Akmerkez’in bulunduğu, kışın çamur kaplı sahayı çok iyi bilirler. Burada bir de bisikletçi vardı ve mahallenin çocuklarına bisiklet kiralardı.



1970’lerde Akatlar, Nisbetiye Caddesi ve Akmerkez’in karşısında bulunan apartmanlar.



Günümüzde Nisbetiye Caddesi, sağda Akmerkez, solda 1960’ların sonlarında inşa edilen bir apartman.



1970’li yıllarda Levent Lisesi ve bugün yerinde Akmerkez’in olduğu toprak saha.



Soldaki arsa bugün Akmerkez’in bulunduğu yer, arkada sola doğru olan yol ayırımı bugün Ulus’a giden yol. 1970’ler.



Akat medeniyetinin kısa tarihi


Akat Krallığı, uzun ömürlü Sümer uygarlığından sonra Mezopotamya'nın ikinci antik medeniyetiydi. Kurucusu Sargon'un (MÖ 2334-MÖ 2279) fetihlerinin ardından siyasi zirvesine ulaştı. Mezopotamya, Levant (Doğu Akdeniz sahili) ve Anadolu'da nüfuz sahibi oldu. Arap Yarımadası'nda günümüzdeki Suudi Arabistan, Bahreyn ve Umman bölgelerine seferler düzenledi. Mezopotamya'nın siyasi birliği sağlandı. Elamlılarla antlaşma yaparak doğudan gelecek saldırıları önledi. Ardından batıya sefer yapıp Amanos ve Toroslar'a kadar olan bölgeyi ele geçirdi. Fırat kenarındaki kentleri hâkimiyeti altına aldı. Sınırları, doğuda Karun Irmağı'ndan batıda Akdeniz'e, güneyde Basra Körfezi'nden kuzeyde Anadolu'ya kadar uzanmaktaydı.

Rimus ve Manishistu adında iki oğlu vardı. Ölümü üzerine yerine oğulları ve sonra da torunu geçti. Torununun ölümünden sonra dört kişi aynı anda kendilerini kral ilan ettiler. Krallık, MÖ 2154’de Gutiler (Günümüzdeki İran dağlarında yaşayan göçebe bir halk) tarafından ortadan kaldırıldı.

Akatlar egemen güç hâline gelene kadar Sümer kent kültürünü benimsemişler ve katkılarıyla bu kültürün sonraki toplumlara aktarılmasında önemli rol oynamışlardır. Çivi yazısını benimseyerek kendi dillerine adapte etmişlerdir. Sümer dinini de benimsemişlerdir. Resmî devlet işleri ve dini törenlerde Sümerceyi kullanarak geleneksel kültürü yaşatmışlardır.



Erol Kuntsal


508 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör

Kurmacalar

bottom of page