Dilek Basaran
Eğitmenin Adı
7 Temmuz 2023
METAMORFOZ
DEĞİŞİM …
AMA HANGİ YÖNE?
VE ÖNCE NEREDEN BAŞLAMALI?
Degismemek varolusun doğasina ters, dusunsenize milyarlarca yil onceden beri varolan Dunya ve uzerindeki canlilar, biz insanoglu da dahil olmak uzere oldugu gibi bugune kadar hic ama hic degismeden gelseydi nasil bir hayatimiz olurdu.
Degisimin guvenli olmadigini savunan hatiri sayilir bir cogunluk var tabiki onlarin baktiklari acidan dogru da olabilir bu.
Ancak bu cogunlugun disinda kalanlar yani degisime acik, degisimi benimseyen, arzulayan ve bunun icin cabalayan, ödün vermeye razi olanlar, sadece onlar degistikten, donustukten sonrasini gorup yasayabilme imtiyazina* sahip oluyorlar.
Duyar gibi oluyorum "ne yone dogru degisim”?
Cok basit bir anlatımla,teknik ve mesleki değil 2 arkadaşın arasında sohbetindeki gibi tarif edecek olursam ; değişime ihtiyaç duyduğumuz o an’dan , o an’a kadar ki yaşam şeklimizden bakış açımızdan daha farklı daha ileride daha pozitif olacak şekilde olmalı bence değişim.Aslında en basit tanımla değişimden sonrası nasıl olsun istiyorsak o yöne doğru değişim…
Matematiğim hiç bir zaman çok iyi olmadı ama sıfır noktasını bir durum un bir an’ın başlangıcı kabul edersek eğer ‘’-‘’ yani negatif geçmiş ( geri) ‘’+’’ yani pozitif gelecek yani ileri oluyor bu kadarını biliyorum.
Değişmekten anladığımız eğer gelişmek, başkalaşmak, ilerlemek ise o zaman buyrun ;
Metamorfoz (Başkalaşım), pek çoğumuzun bildiği gibi bir türün, aynı tür içerisinde, morfolojik, fizyolojik ve anatomik olarak birbirinden tamamen farklı yapılara dönüşmesi demektir. En bilinen örneği ise tırtılın belli bir süre sonra önce koza (pupa) haline, sonra ise kozanın farklılaşarak kelebeğe dönüşmesidir.
Koza’nın değişime ayak dirediğini ve şöyle dediğini varsayalım ; ben böyle kalayım ama kelebek de olayım….
Risk almakdır değişim…
Burada şunu da belirtmeliyim ki değişim uğruna varolan iyi ve güzeli pozitif duyguları, sarfedilen emeğinizi biz yapan geçmişi yıkalım, yakalım yerle yeksan edelim iddiasında değilim.
Ben sadece bu hep ve özellikle son aylarda kullandığımız kavramın öyle basit bir sözcük olmadığını , bunu yapmanın da öyle sanıldığı kadar kolay bir iş olmadığını anlatmaya çalışıyorum naçizane kendi cümlelerim ile.
Bu belkide okuyucuya sıkıcı gelecek olan girizgahtan sonra ‘’ dilimin altındaki baklayı ‘’ çıkartma vakti…
Yaşadığımız ülkemizde,ilimizde,ilçemizde,mahallemizde,apartmanımızda,sitemizde birşeylerden (çok şeylerden) şikayetçiyiz ya hani, değişsin, düzelsin, güzelleşsin, gelişsin başkalaşsın istiyoruz ya…
Sıkı durun size bir haberim var;
Biz değişmediğimiz, gelişmediğimiz, başkalaşmadığımız, düzelmediğimiz sürece o çok istediğimiz, beklediğimiz değişim asla OLMAYACAK!!!
Çünkü aynı davranarak farklı sonuç alamazsınız da ondan…
Siz eğer köpeğinizi yürüyüşe çıkartırken asansöre onu tasmasız ve yere bırakıyorsanız ve apartmandan başka bir komşunuz binmeye kalktığında hiç istifinizi bozmuyorsanız (köpeğiniz küçükse kucağınıza almak , büyükse en azından binecek diğer komşunuza köpekten korkuyormusunuz? Diye sormak nezaketinde bulunmak) sonraki anlarda karşınızdaki komşunuzdan ne hakla nezaket bekliyorsunuz?
Siz alt kattaki komşunuzu rahatsız etmemek için özellikle dinlenme saatleri olan akşamın geç saatlerinde sandalyeyi kaldırıp koymak yerine çekerek sürüklüyorsanız, temizlik robotunuzu gecenin bilmem kaçında çalıştırıyor ve alt kat komşunuzu sinir bozucu bir sese maruz bırakıyorsanız ,alt kat komşunuz balkonda oturuyorken basit bir hareketle aşağıda oturan var mı camı açık mı diye bakmak yerine hunharca elinizdekini sirkeliyorsanız alt kat komşunuzdan apartmanda karşılaştığınızda size gülümsemesini ve selam vermesini bekleyemezsiniz…
Siz otoparkın giriş/çıkış bariyerinin hemen önünde aracınızı durdurup eşya yüklerseniz ve otoparka girmek için gelen komşunuzu bekletmekte hiç beis görmezseniz karşılaştığınızda ondan nezaket ve Güleryüz bekleyemezsiniz.
Bir ortamda, bir konu üzerine görüş alış verişi yapılırken herkesin aynı görüşte olması gibi bir beklenti içinde olur ve sizinki ile farklı görüşü savunan ya da sizin fikrinize katılmadığını söyleyen birine ‘’ siz kim oluyorsunuz da buna karışıyorsunuz’’ derseniz eğer birgün başka bir ortamda katılmadığınız bir fikre karşıt konuştuğunuzda size de aynı cümlenin sarf edilebileceğini unutmayın. Bu tip şeyler bumerang gibidir mutlaka aynı durum size de rastlayacaktır.
Bir sorununuz var, soracağınız bir soru ya da isteyeceğiniz birşey , arkadaşınıza, tanıdığınıza ve hatta akrabanıza mesaj atmadan ,aramadan önce saate bakıyor ve düşünüyormusunuz o bu saatte müsaitmidir?
Unutmayın sonrasında yaşamın döngüsü şöyle dönüyor ; siz saate bile bakmadan muhakeme etmeden sadece o an işinizin görülmesi tek önemli olan şeydi ya hani gün geliyor ve karşınızdaki de size birşey soracağı mesaj atacağı ya da arayacağında -hımm geçen gün bana bu saatte yazmıştı demekki bu saatte ayakta oluyor yazmamda bir sakınca yok…
Yani ETKİ / TEPKİ Meselesi…..
Yani ‘’ NE EKERSEN ONU BİÇERSİN…’’
Bu örneğin değişik varyasyonları alınabilir…
Saygı herkese gösterilirse bir anlamı var.
Trafikte saygısız, kural tanımaz , başkasının haklarını ihlal eden davranışlarda bulunur ve bunları gayet normal ve hak olarak görürseniz başkası-başkaları ve hatta yönetici pozisyonunda olanlar da başka kuralsızlıkları, kanun dışılıkları kendine hak görmenin bir yolunu mutlaka bulur. Bu değişmez bir gerçektir…
Daha ortaokul yıllarımda rahmetli Edebiyat öğretmenim in bir cümlesi mıh gibi kazınmıştı beynime’’ senin özgürlüğün, başkasının özgürlüğünün başladığı yerde biter’’
Sadece sen özgür değilsin
Sadece senin hakların yok
Sadece sen değilsin bu ülkenin sahibi
Sadece sen değilsin bu mahallenin sahibi
Sadece sen mülk sahibi değilsin o apartmanda / sitede
Sadece sen seyretmiyorsun o trafikte arkandaki önündeki yanındaki araçların da aynı hakları var.
Sen seviyorsun diye herkes kedi/köpek/çiçek sevmek zorunda değil
Sen saygı bekliyorsun ya kendine Patili yavruna , balkonundaki çiçeğe v.s.
Önce sen göstereceksin o saygıyı.
Metroda bekleyeceksin mesela , önce inecekler insin sonra sen bineceksin.
Markette elinde 1 parça birşey olduğu için sırasını sana veren insan evladını o sırada marketin hala içerisinde alışveriş yapmakta olan eşinin kucağındakileri kasaya boşalttırarak pişman etmeyeceksin…
Ev aldın içerisinde tadilat yaptıracaksın…hakkın tabikli yaptırabilirsin ama öyle iyi planlamalısın ki alt kattaki ve yakındaki dairelerdeki insanları en az şekilde mağdur etmelisin.3 ay Hıltı çalıştırmamalısın insanların tepesinde ,sonra da o insanın sana gülümsemesini selam vermesini 2 çift laf etmesini beklemeyeceksin….
Sen hak ediyormuşsun iyi yönetilmeyi?
Kaçımız düşündük bu son seçimlerden sonra bunu?
Ben düşündüm.
Biz birbirimizin hakkına saygılımıyız ki bizi yönetenler ülkeyi adaletle HAK ve HUKUK ile yönetsin.
Biz birbirimize ahlaklı davranıyormuyuz ki bizi yönetenlerden bunu bekliyoruz.
Hatırlarsınız daha üzerinden çok zaman geçmedi son yaşanan büyük Deprem felaketinden hemen sonra ilçe belediyemiz ve muhtarımız nezaretinde yardım topladık. Allahaşkına topuklu ayakkabı, gece elbisesi , gece çantası nedir?
Siz oradaki insancıklara saygı duydunuz kendinizi onların yerine koydunuz mu ki?
Değişmeliyiz a dostlar…
Önce biz değişmeliyiz…
Birbirimize olan bakışımız, zihniyetimiz değişmeli.
Şu içinde sadece biz ve özgürlüklerimiz olan kozalarımızdan bir an önce çıkarak başkalaşmalıyız. Sadece kendimizi değil etrafımızdaki çevremizdeki aynı yolu yürüdüğümüz insanları da düşünmeli onlarla empati kurmalıyız. Gerçekten yardımlaşmalıyız. Gerçekten komşu olmalıyız (eskisi gibi)
Şu anki zihniyetimiz ile yaşamaya devam edersek hiç birşey değişmeyecek Ülkemizde boşuna beklemeyelim. Biz başlatmalıyız değişimi BİZ…
Birbirimizi sömürmekten vazgeçmeliyiz, birbirimizi yolunacak birer kaz olarak görmekten vazgeçmeliyiz. Sevmek zorunda değiliz ama Saygı duymak gibi bir zorunluluğumuz var unutmayalım.
Saygı beklemek için önce saygı göstermemiz gerekiyor.
Bir söz var ‘’Vermeden almak ALLAH'a mahsus’’
Önce biz vereceğiz (saygıyı, özeni, nezaketi, adil olmayı) sonra bekleyeceğiz karşımızdan.
‘’SEVGİDE ÖZGÜRSÜNÜZ, SAYGIDA MECBURİ…’’
Çok başınızı ağrıttım biliyorum ancak buraya yazıya dökebildiklerim düşündüklerimin çok az bir kısmı.
Sonuç olarak benim değişmesini istediğim ve beklediğim yer öncelikle biz HALK’ız…
Bizler değişip gelişeceğiz ve başkalaşacağız ki bizi yönetmek için göreve talip olanlar da bu değişimin bir parçası olsunlar…
Var mısınız değişime ?
Dilek Başaran
Dilek Başaran
1968 İstanbul doğumluyum , Eğitim hayatımı Barbaros İlkokulu , Beşiktaş Atatürk Lisesi ve Eskişehir Anadolu Ünv./İşletme olarak tamamladıktan sonra 20 yılı aşkın süre İlaç sektöründe Bilişim Departman yöneticiliği yaptım.2014 yılından beri emekliyim. Özel zevklerim arasında bitki yetiştiriciliği, Keşife dayalı Doğa Yürüyüşleri, Islak keçe yapımı , ahşap boyama , yüzme, dekorasyon, kitap ve yerli yabancı dergi okumak ilk sıralarda geliyor.
Elinize, emeğinize sağlık. İnsanın bakış açısının ve davranışlarının dönüp kendisine geldiği konusunda size katılıyorum. Bunu hem olumlu hem de olumsuz yönde çok kez gözlemledim. Enerjimiz ve diğer canlılardan, çevremizden aldığımız enerji bizi düşündüğümüzden çok daha fazla etkiliyor. Yakın zamanda spotify da Nilay Örnek Nasıl Olunur? isimli programda Timuçin Oral'ı dinledim. Konuşma devam ederken bir noktada kendisi de bir çözüm olarak 'yaşarken başka insanların olduğunu bilerek ve onları önemseyerek yaşamak' dedi. Bu çok önemli diye düşünüyorum. Tam sizin de ifade ettiğiniz gibi günlük yaşamımız içerisindeki basit davranışlarımızın ve nezaket kurallarının bakış açımız psikolojimiz üzerinde ne denli önemli olduğu hususuna değindi. Eğer dinleme fırsatınız olmadı ise tavsiye ederim. Katkılarınız için teşekkürler, sevgiler
Merve Alanya